baba
yazmak için en güzel ambiyansı yarattım yine. balkondayım. üstümde hırkam. hırkamın üstüne attığım polarlarım. üşüyorum ama bu üşümeyi seviyorum. kendimi ısıtmak için masamın üstünde duran kahvem, hemen yanında ki küllükte benden dertli yanan sigaram. bazen rüzgarın etkisiyle dalgalanarak, bazen daire daire olup yoluna düz devam eden sigaramın dumanını izlerken kahvemin de dumanı çarpıyor gözüme. uzun zaman önce hayatım kötü gitmeye başladığında bulutlara çıkmak yetmeyince yazmaya başladım. parmak uçlarım uyuşuncaya, kollarımı hissetmeyinceye, elimde ki tüm kağıtları karalayıp, bütün mürekkeplerimi bitirinceye kadar yazdım. bir tamirhanede çalışan çırağın elleri nasıl ki motor yağıysa, bir süre sonra benimde ellerim mürekkep lekesiydi. ne kadar yıkasamda tam geçti derken yenilerini ekledim farkında olmadan. beynimden kağıtlara firar eden kelimelerim ellerimden geçmeye başladı. her olup biten şey gibi onlarda ufak tefek iz bıraktılar. kimi ruhumda, kimi bedenimde. zaten başka türlü geçm...