tehlikeli oyunlar
neresini sevmeliydim bu hayatın? boktan gidişatını mı? ya da kendinden soğutuşunu? belki de yoruşunu? ne kadar hızlı yürüsem, açtığım o hareketli son ses müzik morfin gibi damar yolu yerine kulaktan girsede beynime, olmuyor. kafamda ki hiçbir ses güzel notalara bürünüp bokunu çıkarana kadar dinleyebileceğim bir şarkı haline gelmiyor. koşarcasına yürümekten tüm vücudum ruhumun hayata isyanı gibi "yorgunum, dur artık" diye inlesede beynim asla düşünmekten yorulmuyor. ne içersem içeyim uyuşmuyor. hiçbir içki iç sesimi bastıramıyor. beynimde yorgun düşsün istiyorum. düşünemeyecek kadar yorgun düşsün. hiçbir şey bilmeyip, her şeyi unutsun. içim sızlıyor. kalbimden ayaklarıma doğru kan akıyor. geçtiğim yolları boyuyor ve her acı kan izlerimden buluyor beni. tanrım! kalbim acıyor! ne yapmalıyım daha fazla düşünmemek için? en iyisi okumalıyım. tehlikeli oyunlar oynamalıyım. kafamın içinde emekli albay hüsamettin tambay konuşmalı. hikmet gibi tertemiz delirmeliyim. anlamsızlıklar iç...