tanrı
kalabalıkta ortaya çıkarılan her sigara piç, mezarları ise paketleri olur. aslında sigaraların cesetleri yakılır. külleri masaya savrulur. her ceset rakı sofralarında bir ceset daha yakar. küllerini en sevdiği yere savurur. savrulduğu yere karışır. o sofrada söylenen her şarkı özeldir, özenle seçilir. hepsi cenaze marşı gibidir. bu satırlar dünyanın en özel yerinden yazılır. arkada cenaze marşları listesi durmadan başa sarar. duvarlar alçalırken yükselen ben olmam. her insan uçurumun dibindedir. tanrı hepimizi güzel manzaralarla kandırıp uçurum kenarlarına çeker, kıçımıza tüm gücüyle bir tekme vurur, ucu bucağı gözükmeyen dipsiz kuyulara atar. herkes dibi görür. ben dibinde dibini görmek için tırnaklarımla kazarım. tanrının uçurumu dünya. kıçımıza tekme vurduğu yerden bizi izler. kafasına göre bir sırayla “cennetlik” olanların ruhlarını yanına alır. sonsuza dek o manzarayı izletir. “cehennemlik” olan her ruhun kıçına yeni bir tekme vurur. düşerler, düşerler, düşerler. sonsuza dek o ma...