erkekler ağlamaz
"Hani erkekler ağlamazdı abi?"
"Ben sana erkekler ağlamaz demedim ki. Erkeklerde ağlar ama gizli gizli."
"Hıçkırıkları kendini ele verdi. Biliyor musun abi? O an gitmek istemedim yanından. Onunla beraber tüm dünyaya söverek ağlamak istedim."
"Seni ağlatan bütün nedenlerin amına koyayım! Bak ben ne olursa olsun yanındayım!"
Yapamadım.
"Neden?"
"Daha önce hiçbir erkeği ağlarken görmedim ki abi."
Normal bir insanın ağlaması gibi değildi. Yıllardır içine akan bütün acıları gözlerinden sel olup aktı sanki. Oysa ben ruhunu iyileştirebilirdim eğer sihirli değneğimi kaybetmeseydim.
Susma abi! Her allahın günü başımın etini yerken en ihtiyacım olduğu an susma!
"Peki abim. Sen içinde ki çığlıkları dışına bir kaç damla göz yaşıyla atmaya çalışıp nil nehrini odana taşırken ağlamasına üzüldüklerinde düşündü mü bunları senin için? Herkes sıra sana geldiğinde kaybetmedi mi sihirli değneğini?"
Her zaman olduğu gibi yine haklıydı.
Yine herkes abimi haklı çıkarmıştı.
"Sen hiç ağladın mı abi?"
"Ağlamam mı? Hatırlıyor musun baban için dizlerimde saatlerce ağladığın günü?"
"Hatırlıyorum."
"Ondan daha beter ağladım. Ama beni dizlerine yatırıp, yanımda olduğunu hissettiren biri yoktu baş ucumda."
"Nasıl dayandın peki?"
"Dayanabilsem şuan burda değil, kitap kokusuyla dolu evimin deniz manzaralı penceresinde seninle çilingir sofrasında olurdum."
Abim bana bir mektup bırakıp, deniz manzaralı penceresinden kuş olup uçmuştu 3 sene önce. Mektubunda ölse bile beni yalnız bırakmayacağını ancak karısını bir an önce görmek istediğini yazıp kendini boşluğa bırakmıştı. Kızamamıştım. Sadece bensiz gitmesine kırgındım. Birlikte o pencerenin önünden iki kuşa dönüşüp bize dünyanın aslında güzel olduğunu kanıtlayabilecek diyarlara uçabilirdik. 3 senedir abim eskisinden çok yanımdaydı. Bana mutlu sonla biten masallar anlatır, saçlarımla oynayarak uyuturdu hala her gece. Kime anlatsam delirdiğimi düşündü. Aksini iddia etmiyordum zaten. Zorla psikiyatriye götürüldüm.
'Ölen abinle konuştuğunu ve sana cevap verdiğini söylüyormuşsun, doğru mu?'
"Abi ne diyor bu adam? duyamıyor mu seni?"
'Beni duyuyor musunuz?'
"Evet."
'Sorumu tekrarlamamı ister misiniz?'
"Hayır."
'Peki cevabınız nedir?'
"Söylersen deli diyecekler kara kız. Bir şeyler uydur."
"Saçmalamayın. Ölüler konuşamaz."
Doktorun yanından çıktığımda tam teşekkürlü bir deliydim. Eyvallah abi dedim. Sayende bir ton antidepresan edindim. Her zaman ki gülüşünü attı. Eve gittik.
"Abi bir şey sorabilir miyim? Asıl deli ben miyim yoksa sen mi?"
"Biliyorsun ki sen beni tanımadan önce de deliydim."
Beni sen delirttin dedim içimden.
"Alınıyorum ama." dedi.
Güldüm.
Rakımı ve iki kadeh koydum masaya.
"Gel dedim, sikmişim antidepresanı. Hayatımda görüp görebileceğim en güzel antidepresan bu."
https://www.youtube.com/watch?v=UUd1yxRkD7k
"Ben sana erkekler ağlamaz demedim ki. Erkeklerde ağlar ama gizli gizli."
"Hıçkırıkları kendini ele verdi. Biliyor musun abi? O an gitmek istemedim yanından. Onunla beraber tüm dünyaya söverek ağlamak istedim."
"Seni ağlatan bütün nedenlerin amına koyayım! Bak ben ne olursa olsun yanındayım!"
Yapamadım.
"Neden?"
"Daha önce hiçbir erkeği ağlarken görmedim ki abi."
Normal bir insanın ağlaması gibi değildi. Yıllardır içine akan bütün acıları gözlerinden sel olup aktı sanki. Oysa ben ruhunu iyileştirebilirdim eğer sihirli değneğimi kaybetmeseydim.
Susma abi! Her allahın günü başımın etini yerken en ihtiyacım olduğu an susma!
"Peki abim. Sen içinde ki çığlıkları dışına bir kaç damla göz yaşıyla atmaya çalışıp nil nehrini odana taşırken ağlamasına üzüldüklerinde düşündü mü bunları senin için? Herkes sıra sana geldiğinde kaybetmedi mi sihirli değneğini?"
Her zaman olduğu gibi yine haklıydı.
Yine herkes abimi haklı çıkarmıştı.
"Sen hiç ağladın mı abi?"
"Ağlamam mı? Hatırlıyor musun baban için dizlerimde saatlerce ağladığın günü?"
"Hatırlıyorum."
"Ondan daha beter ağladım. Ama beni dizlerine yatırıp, yanımda olduğunu hissettiren biri yoktu baş ucumda."
"Nasıl dayandın peki?"
"Dayanabilsem şuan burda değil, kitap kokusuyla dolu evimin deniz manzaralı penceresinde seninle çilingir sofrasında olurdum."
Abim bana bir mektup bırakıp, deniz manzaralı penceresinden kuş olup uçmuştu 3 sene önce. Mektubunda ölse bile beni yalnız bırakmayacağını ancak karısını bir an önce görmek istediğini yazıp kendini boşluğa bırakmıştı. Kızamamıştım. Sadece bensiz gitmesine kırgındım. Birlikte o pencerenin önünden iki kuşa dönüşüp bize dünyanın aslında güzel olduğunu kanıtlayabilecek diyarlara uçabilirdik. 3 senedir abim eskisinden çok yanımdaydı. Bana mutlu sonla biten masallar anlatır, saçlarımla oynayarak uyuturdu hala her gece. Kime anlatsam delirdiğimi düşündü. Aksini iddia etmiyordum zaten. Zorla psikiyatriye götürüldüm.
'Ölen abinle konuştuğunu ve sana cevap verdiğini söylüyormuşsun, doğru mu?'
"Abi ne diyor bu adam? duyamıyor mu seni?"
'Beni duyuyor musunuz?'
"Evet."
'Sorumu tekrarlamamı ister misiniz?'
"Hayır."
'Peki cevabınız nedir?'
"Söylersen deli diyecekler kara kız. Bir şeyler uydur."
"Saçmalamayın. Ölüler konuşamaz."
Doktorun yanından çıktığımda tam teşekkürlü bir deliydim. Eyvallah abi dedim. Sayende bir ton antidepresan edindim. Her zaman ki gülüşünü attı. Eve gittik.
"Abi bir şey sorabilir miyim? Asıl deli ben miyim yoksa sen mi?"
"Biliyorsun ki sen beni tanımadan önce de deliydim."
Beni sen delirttin dedim içimden.
"Alınıyorum ama." dedi.
Güldüm.
Rakımı ve iki kadeh koydum masaya.
"Gel dedim, sikmişim antidepresanı. Hayatımda görüp görebileceğim en güzel antidepresan bu."

Yorumlar
Yorum Gönder