biraz
bugün biraz fazla doluyum. biraz fazla kırgın. biraz fazla yorgun ve mutsuz. bugünlerde birazlarım biraz fazla, bir az olsa da birden fazla. ilgiye, dinlenmeye, düşünülmeye ihtiyacım var biraz. biraz da yalnız kalmaya, belki birden çok daha fazla. ağzımı dahi açamayacak kadar yorgunum aslında. nefes almayı unutacak kadar vazgeçmiş, kalem kağıt tutamayacak kadar bitmiş. kimseyi görmeye tahammülüm yok. ama herkese ihtiyacım var. bazı şeyler hala fazlasıyla ağır, hala içime dert. okyanus kadar derin düşüncelerim hala. çırpınıyorum düşünmeyip su yüzüne çıkabilmek için. çırpındıkça batıyorum. iyi yüzücüyümdür halbuki. suda ölmeyeceğimi düşünsemde hep, en çok boğularak ölmekten korkarım. nefes almayı unutmak isteyebilirim ama istediğim zaman nefes alamamaktan küçük bir çocuğun karanlıktan korkması gibi korkarım. düzensizlik içinde düzen, dengesizlik içinde denge kurarım kendime. mutlu olmuş gibi hissedebilsemde uyumadan önce annemin babamın öldüğünü düşünüp zorla mutsuz ederim kendimi. nefes alamayana kadar ağlarım. gözyaşlarım gözlerimden akıp göllerime karışır. zaten ben hep "mış" gibi yaparım. mutluymuş gibi, herşey yolundaymış gibi, yaşıyormuş gibi... tüm dünya ittifak kurmuş, ben karşılarında tek kalmışım gibi hissederim bazen. öyle yalnız, öyle yorgun. sanki tüm dünya bana karşıymış gibi gelir, hepsiyle tek başıma savaşıp ölmemeye çalışıyormuşum gibi. beyaz bayrak çekmek isteyip, çevremde beyaz hiçbir şey bulamamış gibi. bağırsamda düşmanlarıma, attıkları mermilere "pes ediyorum." diye, sesimi kimse duymuyormuş gibi. uzay boşluğunda savrulurken "kimse yok mu? yardım edin! kurtarın beni!" diye bağırırmış gibi. zaten her şey gibi. her şey birbirine benzer. heryer heryerde. beynimde ki düşüncelerin hepsi birbirine girdi. bütün harfler birbirine karıştı. gözlerim karardı. tüm dünya karşı karşıya geldi. kıyamet koptu. ben koptum. inceldiğim yerden koptum. bir ip kopmadan sıkı sıkı bağlanmaz. koptum ama hayata tekrar bağlanamadım. belki de bir sebep bulamadım bağlanmak için. bir sebebim olsaydı o ip kopmazdı düşüncesi asla bir sebebim olmayacak düşüncesiyle karşı karşıya beynimde. kim kazanır?, kim kaybeder?, kim beyaz bayrak çeker? savaş benim kafamın içinde olduğu halde ben bile bilmiyorum sonucu. birazdan biraz fazla düşünmemeye ihtiyacım var, birazdan biraz fazla dinlenmeye, birazdan biraz daha fazla insan kalabalığına, birazdan çok daha fazla yalnızlığıma ihtiyacım var. benim biraz yaşadığımı hissetmeye ihtiyacım var. benim biraz da olsa hakkım var. benim hiç olmadığı kadar kendim gibi birine ihtiyacım var. aslında benim en çok kendime ihtiyacım var. ben, ben değilim şu aralar. sahi, kimim ben? neredeyim? neden burdayım? asla kendini hatırlatmaktan yorulmayan, cevapsız kalmaktan bıkmayan sorular, telefonumda cevapsız çağrılar, okunmamış mesajlar, ordan burdan bildirimler, e-mailler. olmadığım biri gibi davranıyorum. daha doğrusu hissettiğimin tam aksini hissediyormuş gibi davranıyorum. kimse "neyin var?" desin istemiyorum. anlatma düşüncesi bile anlatmaktan daha çok yoruyor beni. "neyin var?" demeden neyim olduğunu anlasınlar, maskelerimin arkasını görsünler istiyorum. imkansızı istiyorum. imkansızda olsa bazen imkansızı bile istiyorum. imkan'sızı'n 'sızı'sı bile içimi sızlatmaya yeterken bazen çok şey istiyorum. bir şeylerden çok kendimi istiyorum. kendi kendimi öldürdüm, yeniden dirilmek istiyorum. imkansız. ama içim sızlaya sızlaya istiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder