dünyanın en aksi annesine

ilk kutlayanda benim, sanırım "yapmayacağım!" diye kendimden emin bir şekilde atıp tutarken yine bir vurgun yapıp son kutlayanda ben olacağım.
bazı cümleler kendini sarf ettirmemek için çok uğraşır. yüzlerce engeller koyar önüne. yeni bir titanik yapar, "asla batmaz!" dersin ama o cümleler gemini alabora eder. bir buz dağı sayesinde yok olur gider, tarihe gömülürsün. kaçışın olmadığını bilir, batarken keman çalmaya devam edersin.  sarf edilemeyen kelimeler, sarf edilenlerden daha değerlidir her zaman. imkansızdır çıkışları yüreğinin en derinlerinden, en sığ düşüncelerinden.
sarf edilebilen cümleler zamanla anlamını yitirir. bisiklet sürmek kadar kolaydır söylemek. kuş cıvıltısı kadar olağandır duymak uykunda bile.
"ne kadar kelime sarf etsemde sana, sarf edemediğim en güzel cümlelerimsin aslında!"
bilinen çocukların aksiyim. belki biraz bende aksi'yim. tek harf değişimiyle belki bende biraz eksi'yim. belki de biraz eksiğim. belki eksiğiz. zaten biz hep iki farklı bedenin tek ruhta birleşmesiyiz. biz birleşiğiz. biriz. en çoğul bir biziz.
eksiyle eksiyi çarparsan artı eder. seninle beni çarparsan tüm dünyaya hükmeder.
"bu yüzden benim en güzel eksiğim, benim en güzel eksim, beni tek artıya çevirebilenimsin!"
yüzlerce anlamı var bu dünyanın, önemi var milattan önce ve sonra geçirilmiş tüm günlerin. her bir saati binlerce anıya sahip, her bi anı milyonlarca insana eşit.
"seninle ben, bu dünyanın eşitliğini kendi dünyamıza eşitleyebilecekten çok daha fazla anıya sahibiz!"
yüzlerce anlam ve önemi var bugünün. birileri bir şeyler icat etmiş, birileri paylaşamamış bir şeyleri antlaşmalar imzalamış, biri için o gün çok zormuş, biri de o günü unutmamak için aklına yazmış her bir saniyesini, birileri doğmuş, birileri ölmüş.. bir sürü şey olmuş. utanmadan olmaya devam etmiş. yıllar sonra 78' de kara bir kız açmış dünyaya gözlerini. az çile çektirmemiş tabi. doğmadan ölümden dönmüş ama yaşamış. tutunmuş sımsıkı dünyanın çıkan çivisine. biliyorum ki eğer seçme şansı olsaydı telaffuz edeceği ilk kelimeyi "baba" derdi ve dünyaya tekrar geleceğini bilse yine babasını seçerdi. tutunduysa o çiviye babası için. birde kendinden 2 sene sonra doğacak olan kardeşi için. okullar okumuş. hep birinciymiş. birlik o zamandan gelirmiş. dışardan acılı gözüksede, tam olarak olamasa da çok güzel bir çocukluk geçirmiş. biraz erkek gibi büyütülmüş ki 3 abinin olması buna en büyük etkenmiş. aşık olmuş ya da sanmış. evlenmiş, anne olmuş, aksi bir kız doğurmuş, büyütmüş, hasta olmuş sabahlara kadar başında beklemiş, nefesini dinlemiş, kızını büyütmüş, boşanmış, hayatını ona adamış. sonra bir adam çıkmış karşısına. sanki babasının birer parçası bu adama gizlenmiş. aşık olmuş. çok zor şeyler atlatmışlar, defalarca gitmişler birbirlerinden. kilometrelerce uzağa kaçmışlar kalplerinden ama kaçtıkça geri dönmüşler birbirlerine. bazı geceler uyuşturmak istemiş beynini. kafasında dönüp duran sesler sussun, soruları unutsun istemiş, sarhoş olmuş. 40 kere büyümüş kara kız. 18 kere kızını büyütmüş, 4 kere aynı adama aşık olmuş. o adama her aşık oluşunda babası yeniden doğmuş kalbine. bugün kara kızın doğum günüymüş. kızına bıraktığı miraslardan biri yazmakmış ve ilk cümlelerini ona yazmış. son cümlelerini de ona yazacağına dair kendine söz vermiş. kızının seçme şansı olsaydı eğer ilk kelimesi "anne" olurmuş ve yine geleceğini bilse dünyaya yine annesini seçermiş. yine onu özler, yine ona aşık doğarmış. bilirsin, yaralıyız babalardan. affettik ikimizde ama şunu biliyorum ben:
"anne özleminin yanında baba özlemi bok yesin!"
sen iyi ki doğdun benim en güzel iyi kilerimin sahibi. iyi ki benim annem oldun, hem annem hem kara kızım. varlığın en güzel var oluş sebebim. seni çok seviyorum annem. doğum günün kutlu olsun. hep mutlu ol demiyorum.
"hep mutlu olalım."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bitti

erkekler ağlamaz

tehlikeli oyunlar